11 Ekim 2013

Nereden, Nereye? - Bölüm 2: Ceplerden Buluta (Dört Köşe #10, Haziran 2013)

Eminim yazının başlığındaki cep ifadesinin cep telefonuna bir gönderme olduğunu düşünenler de vardır ama benim kast ettiğim bayağı, bildiğiniz cep; hani ceketlerde, paltolarda olan. Tüm verilerin disketlerde saklandığı zamanlarda kullandığınız giysilerin 5.25"lik disketleri alabilecek büyüklükte cepleri olması tercih sebebi olabiliyordu doğrusu. 3.5"lik disketlerin çıkması ile klasik ceket cebi ve hatta kısa süreli taşımalar için pantolon cepleri bile kullanılabilir oldu veri taşıma amaçlı. “Neden taşıyıp duruyorsun disketleri kardeşim?” diye soracak olursanız... E, bir dosya üzerinde hem evde, hem de okulda çalışmak istiyorsanız, başka alternatifiniz yoktu.

Disket, CD, taşınabilir disk, USB bellek, adı ne olursa olsun, farklı mekanlarda ve farklı cihazlarda aynı veri ile çalışabilmek adına hep bir şeyler taşıdık yanımızda. Bu sefer de güncel sürüm tutmak bir problem olarak çıktı karşımıza. En son evde mi düzenlemiştik belgeyi, USB’deki miydi yoksa? Hele bir de bir yerde unuttuysak, eyvah, gitti bizim dosyalar, umarım yanlış ellere düşmezler.

Her derde deva olan çağın icadı internet bu konuda da yardımımıza koştu çok şükür. Bant genişliklerinin ve erişim imkanlarının artması ile verilerimizi internet üzerinde saklayıp, erişim olan her yerden en güncel sürüme ulaşmamız fikri aslında çok da yeni değil.

Rapidshare gibi sadece tarayıcı destekli servislerle tanışıklığımız 2000’li yılların başlarına gidiyor. Bu tür servislerin temel felsefesi dosyaları taşımak yerine bir web sitesine yüklemek. Böylece gerek siz, gerekse de paylaşımda bulunduğunuz insanlar ilgili verileri kendi bilgisayarlarına indirip üzerinde çalışabiliyorlar.

Ancak, haliyle kullanıcı dostu olmak anahtar bir kavram. Gerek Google, gerekse Microsoft, gene tarayıcı destekli olmakla beraber bu tür bir servisin klasik masaüstü kullanıcısına bir sürücüymüş gibi tanıtılmasındaki fırsatı gördüler. Google Drive ve Skydrive hemen hemen aynı tarihlerde kullanıma sunuldu. Bulutta yer alan sanal sürücülerin yıllardır var olmalarına rağmen, mobil cihazlar ve masaüstü platformları ortak bir çatıda toplaması ile Dropbox yeni bir bakış açısı getirdi konuya. Ve kavramın adı bulutta depolama olarak yeniden pazarlandı.

Tabi, ufak birkaç soru hemen aklımıza geliyor.

Mesela bulutta sakladığımız veriler gerçekte nerede? “Bulut sağlayıcının veri merkezinde” biraz yuvarlak bir cevap; dünyanın herhangi bir yerinde olabilir anlamında aslında.

Bulut depolamadaki verilerimiz güvende mi? Eh, evimizden güvenli sayılır; SafeSync (eski adı Humyo) veri merkezini eskiden Bank of England’a ait bir altın külçesi kasasında konumlandırmış durumda mesela.

Fiziksel güvenlik tamam da, ya bilgi güvenliği; ne malum bu kanaldan bize zararlı yazılımların bulaşmayacağı? Bulut depolama sağlayıcılarının bu konuda sizden daha paranoyak davranacağına emin olabilirsiniz; bir bulaşma olursa on binlerce kullanıcı etkilenir. Bu sağlayıcıların bazıları zaten F-Secure, TrendMicro gibi güvenlik yazılım firmalarına ait.

Daha soru-cevap uzayabilir aslında ama emin olun, bulut depolama sağlayıcılarının her soruya verecek bir cevabı olacaktır. Bu noktada arkanıza yaslanmanızı ve bulut depolama hizmetlerinin keyfini çıkartmanızı öneriyorum. Şahsen bir yılı aşkın bir süredir tüm dokümanlarımı Google Drive, Skydrive ve SafeSync üzerinde tutuyorum. Tabi bulutun da bulutu var. Benim gibi çoklu bulut depolama sağlayıcısı kullanıyorsanız Storage Made Easy ile tamamına tek bir arayüzden de erişebiliyorsunuz. İyi akıl.

Bir başka eğilim de kurumsal bulut depolama teknolojileri. Verinizin nerede tutulduğu ile endişeleriniz var ve verilerinizi illa ki elinizin altında bir depolama ünitesinde tutmak istiyorsanız, özel bulut depolama çözümleri ile çözümler üretebilirsiniz.

İster sabit, ister mobil cihazdan; ister web tarayıcıdan, varsa kendi uygulamasından her dokümanım nereye gitsem elimin altında; böyle rahatlık görmedim. Üstüne üstlük bir dosyayı paylaşmam gerektiği zaman gerekli paylaşım iznini verip dosyanın linkini e-posta atabiliyorum. Kurumsal çözümlerde grup çalışma dizinleri, cihaza ve dosyaya özel yükleme politikaları tanımlamak da mümkün olabiliyor.

Anlayacağınız, eskiden cebimde taşıdığım dosyalar buluta gitti. Cebe ihtiyaç kalmadı. Belki de bu yüzden, artık cepsiz, İtalyan stil gömlekler moda.

Bu yazı daha sonra düzenlenerek Telekom Dünyası'nın 130. sayısında yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder