Pazar Pilavı

Seramik tenceremin dibine göz kararı sıvı yağ koydum. Açtım altını, biraz ısındı. Bir bardak baldo pirinci boca ettim içine. Kavururken pirinci, kettle içinde neredeyse 2 bardağa yakın su ile ısınıyordu. Tam iki bardak değil, biraz az olacak. Kaynamasını da beklememek lazım zaten, pirinçler su ısınana kadar yederince kavrulmuş oluyor.

Suyu boşalttım tencereye, hemen foşurdadı; bu seramik tencereler çok hızlı ısınıyor. Bir bulyonu ezerek suda karıştırdım. Biraz da Vegeta attım içine, o bizim gizli malzememiz. Altını kıstım, kapağı kapattım.

Sonra derhal salona. Lego yapıyorduk yarım kaldı çünkü. Ama canı çekmiş, pilav istedi; yapmam mı?

Bugün Pazar, Emre günü.

Trend Micro

Aslında daha önce yazmam gerekirdi ama yeni bir işe başlamanın verdiği heyecan, telaş, koşuşturma derken bugüne kaldı.

1 Ocak 2013 itibarı ile Trend Micro Türkiye'de Kıdemli Satış Mühendisi ve Güvenlik Danışmanı olarak göreve başladım.

Ne iş yapar bu firma derseniz, eh, biraz görev tanımından da çıkarabileceğiniz üzere, bilişim güvenliği konusunda çözümler geliştiren, ürünleri olan bir firma.

Hikayesi biraz değişik aslında, 1988'de Tayvan'lı abla, kardeş ve enişteden oluşan bir üçlü tarafından Los Angeles'te kuruluyor. Bir süre sonra şirketi önce Tayvan'a taşıyorlar, sonra Japonya'ya. Önceleri enişte bey şirketin başında, sonradan baldız Eva Chen işi üstleniyor.

Ev kullanıcıları açısından bakarsanız, anti virüs firmasıyız. Ama asıl vizyon, biraz farklı. Teknoloji bombardımanına girmeyeceğim ama, televizyonların bile internete bağlandığı bu devirde internet üzerinden yapılan tüm işlemlerin güvenliğinin sağlanması işi ile uğraşıyoruz. Sayın baş müdiremizden kaynaklanan, konulara farklı bir açıdan da bakma felsefemiz var.

Dinamik bir şirketiz; zaten tüm dünya çalışan sayımız kabaca 5000 kişi. Ama aralarında Rik Ferguson, gibi markalaşmış adamlar da var. Türkiye ekibi de yaklaşık 15 kişiden oluşuyor, yeni katılanlarla rakam biraz daha artacak.

Cep telefonum aynı, şirket e-posta adresim murat_songur@trendmicro.com.

Umuyorum bu görevimle de keyifli, verimli, başarılı projelerde yer alayım.

2013 Model Dört Köşe

Dört Köşe de yeni yıla girdi; Telekom Dünyası'nın Ocak sayısı ile birlikte ilk 2013 harmanı yazımız yayınlandı.

Blog'daki diğer bazı yazılarımdan da anlayacağınız üzere bu sıralar kullanıcıların önündeki bilişim cihazları ve onları çalıştıran işletim sistemi, uygulama gibi şeylere odaklanmış durumdayım. Bu yazıda işletim sistemi kavramı üzerinde genel olarak bir bilgi paylaşımında bulundum. Ancak kullanıcıya yönelik teknolojilerde ciddi bir değişim olduğunu düşünüyorum, önümüzdeki sayılarda ve blogda konuyu devam ettireceğim.

Makalenin tümünü, her zamanki gibi, bir Yazılar sayfasından okumanız mümkün.

Arızalar: Doğal Mucize

İlk sefere mahsus not: Kendimi bildim bileli olayların, eşyaların, yazıların, akışların içinde bir bütünlük, bir tutarlılık arar dururum. Çoğu zaman da bulamam, sinir olurum, olduğumu da açık açık söylerim. Teyze'min eczanesine karo döşenmiş, 1000 tane karo arasında ters döşenmiş olanını 10 saniyede tespit etmişimdir. Bunları artık blogumda da Arızalar serisi olarak paylaşmaya karar verdim. İşte ilki geliyor.

---

Bugün Türk Hava Yolları (a member of  Star Alliance) ile İstanbul'a gittik geldik. İkram paketlerinin içinde Malatya Pazarı'na ait kuru kayısı da vardı; ilk defa rastlıyorum. Bir tane kuru kayısı, bir tane de kayısı kurusu natürelden oluşan içeriği sabahın köründe yollara revan olan bizlere enerji verdi; pek de lezzetliydi de...

Paketin üzerindeki bir ifade benim Arıza tarafımı tetikledi: Doğal Mucize

Bahis konusu paket, içindekiler tüketildikten sonra tabi ki.

Şimdi. Türk Dil Kurumu der ki:

mucize  isim, din b. (***) (mu:cize) Arapça mu¤cize
1. isim, din b. (***) Peygamberlerin kendilerine inanmayan insanlara peygamberliklerini ispat etmek amacıyla Allah'ın iznine bağlı olarak gösterdikleri olağanüstü olaylar, hâller, tansık
2. İnsanları hayran bırakan, tabiatüstü sayılan olay

2 numaradaki tanıma bakacak olursanız mucize denen şey doğal değildir. O yüzden doğal mucize diye birşey olmaz. "Kuru su" olmadığı gibi.

Mis Kokulu Da, Ne Kokulu?

• Bir insan 10.000 değişik koku ayırt edebiliyor.
• Yiyeceklere tadı kokuları veriyor.
• Koku, biyolojik cevapların, psikolojinin ve hafizanın karışımını etkiler.
• Beyindeki koku algılayıcı sistem beynin en ilkel tarafıyken, aynı zamanda 
anlık duygularında merkezidir.
• Hoş Koku, sizi rahatlatabilir, heyecanlandırabilir ya da acıktırabilir.

diyor Yumoş yumuşatıcının web sitesinde. Aynı guruba bağlı bir sıvı deterjan üreticisi olan Rinso da koku olayını pazarlama konusu yapmış. "Temizliğin kokusunu daha az deterjan kullanarak yakalayın! Hem tasarruf edin hem de çamaşırlarınızdan gelen mis kokuyla günler boyunca gerçek temizliği koklayın!" söyleminde.

Marketten alırken her iki ürün için de kapağını açıp koklama alışkanlığı olan bir milletiz; an itibarı ile kendiniz, eşiniz ya da annenizden bilmiyorsanız bir marketin ilgili reyonuna gidip onbeş dakika seyretmeniz yeterli olacaktır.

Ambalajların ve renklerin benzerliğine kanmayın, kokular hiç te benzer değil!

İyi de, makineye çamaşırı attınız. Bir kapak deterjan bir kapak da yumuşatıcı koydunuz. Çıkan çamaşır ne kokacak?

Genelde yumuşatıcılar baskın çıkıyor bana göre ama, sonuçta koku da o markette kokladığınız koku değil. Özetle markette yaptığınız koku testinin, evdeki uygulamanıza pek bir faydası yok.

Kokusunu çok sevdiğim Rinso'ya konuyla ilgili bir mail attım. Gelen cevabı da sizlerle paylaşayım.

"Ürünlerimize ve firmamıza göstermiş olduğu ilgili nedeniyle Unilever çalışanları adına teşekkür ederiz.

Rinso ile birlikte firmamızın ürünü olan Yumoş Baby ürünümüzü kullanmamın halinde Rinso ürünümüzün kokusunu koruyabilirsiniz. Yumoş Baby ürünümüz, bebeklere yönelik bir ürün olduğundan parfüm içermemektedir.

Saygılarımızla

Unilever Tüketici Hattı"

Bu da bir akıl tabi.

Ben olsam, ya deterjanı kokusuz yapardım, ya da birbiriyle aynı kokan deterjan-yumuşatıcı ikilileri üretirdim.