11 Ekim 2013

Akıllı Aletler Ve Mutsuz Orta Yaş İnsanları (Post PC #04, Eylül 2013)

Ben de dahil, belirli bir yaş üstü insanların yeni nesil cihazlarla arası hiç iyi değil. İki farklı kategoride sürüyor bu mutsuzluk.

Birinci grup “ben bu işlerden hiç anlamam” diyenler grubu. Ellerine elektronik cihazları hiç sürmemiş ve yenilgiyi peşinen kabullenmiş bu kitle, misal, evlerine aldıkları akıllı televizyonların kumandalarında yeşil, 1, 2, P+ ve V- tuşları dışında bir yerine basmayarak hayatlarını gayet güzel sürdürebiliyorlar. Ağızlarından çıkan şikayet genellikle “onca para verdik, hiçbir özelliğini kullanmıyoruz” şeklinde. Haklılar belki ama en azından kendileriyle barışık bu dostlar.

Ancak sayıları azımsanamayacak bir kitle de var ki, onların derdi farklı. Onlar bu cihazların özelliklerini gayetle iyi bilmekle birlikte kullanamıyorlar. Benim akıllı televizyonumla çoklu ortam paylaşımı, gözlük takarak yan yana oyun oynamak vb. mümkün. Facebook’a Twitter’a bağlan, YouTube’da video izle filan. Ama yapamıyorum. Ha, koyun önüme bir PC. Taklasını attırırım. Ama televizyon ile beceremiyorum.

Yıllardır oyun konsollarının gamepadleri ile anlaşamamamdan belliydi benim olay. FPS dediğin klavye ve mouse ile oynanır; getirin Call of Duty’yi, Counter’ı, alayınızı deviririm. Bu tablet vb. dediğinizde de eğme bükme ile oyun oynama işini beceremiyorum. Yoksa NFS’i de ok tuşları ile pek güzel oynarım; biline.

Sebebi ezbercilik özünde. Yıllardır öylesine güzel alışmışım ki her şeyi dosya tabanlı çalışan kişisel bilgisayarlar ile yapmaya, şimdi aslında çok da ha düz mantık ile hazırlanmış olan, hatta çok daha basite indirgenmiş kullanımı olan uygulamalar elime batıyor.

E, alışık değilim bilgisayarın benim adımıza şarkının adını, albümünü, yılını ve albüm kapağını tag üzerinden hazır etmesine. Ben illa bilmeliyim hard diskin hangi dizininin altında dosyanın adının ne olduğunu ezberlemeye. Utanmasam diski açıp neresine yazdı diye bakacağım. Halbuki sana ne, iTunes biliyor ne nerde, sen git Muse’dan Hysteria de, dinle gitsin.

Bir de PC’lerin sağladığı bazı esneklikleri de arıyor insan. MP3 çalar var 128 GB, pek güzel. Ben albüm delisiyimdir, ama böyle tek tek sevdiğim şarkılardan oluşan bir de karışık dizinim var. E, kardeşim, adam alfabetik sıradan çalmaya kalkıyor, halbuki PC’de olsam iki tık ile kendimce bir DJ’lik sergileyebileceğim. Tabi alet de haklı, 5 cm2’lik ekranın neresine öyle bir kontrol koysun da, PC gibi olmuyor işte.

Velhasıl, orta yaş bir kitleye mensubum, alışkanlıkları ile yeni nesil cihazlarla kavga halinde olan. Neler yapabileceğini bilip de yapamamak adama koyuyor. Hele ki bu cihazları çatır çatır kullananan gençleri görünce, iTunes’tan Müzeyyen Senar aratıyorum, “Bir bahar akşamı rastladım size”.

Bu yazı daha sonra düzenlenerek Hardware Plus'ın 4. sayısında yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder