03 Kasım 2014

Kahraman Bakkal Süpermarkete Karşı! (Dört Köşe #27, Kasım 2014)

Orijinali Ferhan Şensoy’un bundan 25 yıl önce yazıp sahneye koyduğu bir oyunudur ama küçük esnafın süpermarketler karşısında zor duruma düşmesine örnek verirken atasözü kıvamında kullanılan bir cümle haline gelmiştir zamanla. Aslında hemen her iş kolu için de farklı farklı örnekleri vardır yüksek ekonomik gücün geniş bir ihtiyacı adresleyerek daha küçük ölçekli emsalleri karşısında avantaj olarak kullanıldığı.

Bizim sektörde de eskiden bilgisayarcı diye bildiğimiz işletmelerin yerini de dev teknoloji market zincirleri aldı tüketici tarafında.

Kurumsal bilişimde de benzer etki satın alma ve birleşmeler ile yaşandı. Bir zamanlar yazıcıları ile meşhur olan bir firma UNIX sunucusundan kablosuz ağ cihazlarına, yönetim yazılımlarından güvenlik çözümlerine varan bir yelpazeye genişledi mesela. Baş rakibi PC’nin mucidi olan firmaydı; onlar da ağ anahtarları ve e-posta sunucu yazılımları üreten firmaları kattılar bünyelerine. Bugün karşılarında veritabanı firması olarak tanıdığımız bir firma duruyor; onlar da zamanının UNIX sunucu devi olan bir firmayı bünyelerine katarak o sıklete geldiler ki, o firma da zamanında iddialı depolama üreticilerinden birisini bünyesine katmıştı. Hoş, aynı firma bir yandan da yazılım geliştirme standardını koymuş bir ürünün de sahibiydi. Bu ligin en son oyuncusu da zamanında ağ yönlendiricileri ile beynimize kazınmış, sonra yerel alan ağ işlerine bulaşmış bir firmadır; şimdilerde video konferanstan blade sunuculara dek uzanan bir yelpazeye de sahipler.

Çok daha değişik örnekler saymak mümkün; sanallaştırma firması alan depolamacılar, depolama yazılımı alan güvenlikçiler… Hepsi günün sonunda “ey sayın kurumsal yapılar, bakın biz size uçtan uca çözüm sağlıyoruz, başkasına gitmeyin” hedefine doğru atılmış adımlardı. Ben de bir dönem bu firmalarda çalıştım; gerçekten müşteri karşısında çok hoş durabiliyordu. Ancak zaman içinde bu işin sıkıntıları da görülmeye başlandı. 100 liralık yazıcının arızası yüzünden yaşanan sıkıntı yüzünden milyon dolarlık projelerde müşterinin tavır aldığını bizzat yaşayarak gördüm.

Eh, süpermarketler de benzeri sıkıntıları yaşıyorlar. Müşteri kasap reyonundan memnun kalmadığı için gelmeyince giyim kuşam da satamıyorlar. Bir de zaten her işin satış dinamikleri farklı; züccaciyede uyguladığın iade politikasını iç çamaşırı ya da meyve-sebzede uygulayamıyorsun.

Hal böyle olunca, uzmanlaşmanın değeri tekrar ortaya çıkmaya başladı. Özellikle yeni yapılan konut projelerinin olduğu semtlerde süpermarketlerin yanı sıra mesleğinde uzmanlaşmış esnaf dükkanlarının da filizlenmeye başladığını görüyoruz. Ancak daha yoğun görülen yaklaşım alışveriş merkezlerindeki yapılaşma. Giriyorsunuz bir kapıdan. Her biri kendi uzmanı olduğu ürünü satan mağazaları aynı çatı altında toplayan ve hemen her ürün gurubunu da içinde barındıran büyük merkezler revaçta bugün.

Tıpkı her biri kendi ürün gurubunda iddialı olan tüm kurumsal bilişim yapılarını içinde barındıran büyük veri merkezleri gibi.

Bugün baktığınızda, bulut bilişim tabanlı mimarilerin tüm bilişim ihtiyaçlarını adreslemeye yönelik veri merkezlerini oluşturmada da tercihlerin uzmanlaşma yönüne kaydığını gördüğümüz düşüncesindeyim. Daha önce, yukarıda bahsettiğim süper büyüklüğe ulaşmış firmalardan birine tüm işi yaptırma yaklaşımı hakimken, bugün bulut tabanlı mimarilerde veri merkezi işinde uzmanlaşmış butik teknoloji firmalarının çözümleri tercih edilir oldu. Hatta öyle firmalar türedi ki, klasik dağıtık yapıya yönelik hiçbir çözümü bünyelerinde barındırmıyorlar.

Ve ilginçtir ki, bahsettiğim birleşmeleri yaşayan firmalar her bir ürün alanında daha uzmanlaşmak adına ilgili birimlerini farklı firmalara bölme kararlarını duyurmaya başladılar. Gelişmeler teknoloji haberlerini sunan sitelerden önümüze geliyor.

Dükkanlarının yeri biraz değişikliğe uğramışsa da ibre şu aralar kahraman bakkallardan yana dönmüş gibi sanki.

Bu yazı daha sonra düzenlenerek Telekom Dünyası'nın 147. sayısında yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder