03 Kasım 2014

Domates, Mücevher vb. (Post PC #17, Ekim 2014)

Oyun denen meret hepimizin içindeki kapitalisti ortaya çıkarıyor.

Şimdi bakınca daha önce neden o şekilde düşünmediğime şaşıyorum da farkındalığımı kız kardeşimin evinde, eşinin söylediği bir cümle ile başladı, “İçinde puanların filan varsa hepsini harcar”.

Harcayacak kişi bizim yeğen, içinde puanlar olan şey ise benim oğlanın iPad’i idi. Haliyle ziyarete gidilirken tabletler de bizle geliyor. Çocuklar birbirleriyle oynamaktan sıkıldıklarında çıkarılıyor ve Angry Birds, Fruit Ninja filan türü şeyler ile vakit geçiriliyor. Tabi arada birbirleri ile takas da ediliyor aletler. İşte an, o an.

Herkes kendinden sorumlu; ben de oynuyorum ara ara. Hadi biraz daha dürüst olayım, Dragon City’yi ciddi ciddi iş edindim, şimdilerde de Deer Hunter 2014’ün müptelası oldum. Ya iyi hoş da, ejderhalar altın veriyor, onlarla tarlaya domates ekiyorsun, ejderhalar onu yiyip güçleniyor, savaşıp daha çok altın ve mücevher alıyorsun. Çok ince işler. Aha çocuk kaptı mı tableti, sen level 23 yapacağım saf ateş ejderhasını diye biriktirmişin 120.000 domatesi, hooop çar çur etti hepsini. Gitti emeklerim, şimdi mücevherleri bozdurup almak lazım domates.


Altındır, muzdur, paradır, domatestir; farkında mısınız, nasıl kıymete biniyor insan oyuna sardırınca? Yahu, halbuki üç gün önce öyle bir şey yoktu; hoş halen de gerçekte öyle bir şey yok. Ama insanın içindeki o bencil, o sahiplenici, o kapitalist var ya… Hah işte özellikle Facebook’ta ve mobil cihazlardaki oyunlar doğrudan oraya sesleniyorlar.

Keyif de alıyorsunuz bir yere kadar, o da doğru ama... Durduk yerde hırs, durduk yerde tatminsizlik, eksiklik duygusu. Yok mu aranızda benden başka “8 Ball Pool’da elin Arabına 1000 para kaptırdım, onu yerine koymam lazım” diye hayıflanmış olan?

Yapmayın arkadaşlar, bunlar boş şeyler. Sonunda elinize gerçek bir şey geçmeyecek. O yüzden 20’lik bahisten oynayın bilardoyu, zaten her saat başı veriyor 25 para. Daha da fazlasına gerek yok zaten, sen siyah topu sokma da vaktinden önce, oyununu oyna, tadını çıkar. 2 mücevher kazanacağım diye abuk sabuk oyun reklamı seyretme; vaktine de yazık, internet paketine de.

Valla bizim enişte sağ olsun, sayesinde oyunsal Nirvana’ya erdim. Artık çok daha fazla keyif alıyorum oyun oynarken. Oyunların hiçbirinin sonu değil hedef, oynarken geçirdiğin süreç asıl keyif veren. Adı üstünde zaten, oyun.

Yalnız, tabi, Bal Ayı’sını kalpten vurup avlamak için 83.5 stabilitede bir tüfek lazım, o da 4460 para. Ve de 20 dakikada anca geliyor, hemen istiyorsan da 10 altın bayılman lazım. Öyle kolay da değil yani.


Bu yazı daha sonra düzenlenerek Hardware Plus'ın 17. sayısında yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder