08 Eylül 2014

Veri Merkezinde Adanmış Cihazlar (Dört Köşe #25, Eylül 2014)


Bilişim dünyası kaç farklı veri merkezi yapısı gördü, saymak mümkün değil. Mainframe’ler ile başlanmış, sonra bir client-server modası, ardından çok katmanlı mimari, çok katmanlı mimarinin konsolidasyonu, sanallaştırma ve şimdi de onun türevi olan bulut esintileri ile macera devam ediyor; bakalım gelecekte daha neler göreceğiz. Geleceğe geçmeden bu aralar veri merkezinde kullanılan bilişim kaynaklarında yeni bir yaklaşım var, biraz ondan bahsedelim.

İngilizcesi “appliance” olan sözcük Türkçeye “gereç, aygıt, aparat” gibi çevrilmekle beraber bilişimdeki kullanımını tam ifade etmiyor. Ben yıllardır “adanmış cihaz” ifadesini kullanırım; bu yazıda da öyle yapacağım.

Gerçekten de bu aralar en yoğun konuşulan bilişim cihazları arasında yer alıyor bu adanmış cihazlar. Nedir derseniz; işlemci, bellek, disk ve ağ kaynaklarını bir kutu içinde barındıran ve bu kutulardan yan yana dizerek neredeyse sınırsız bir ölçeklenme imkanı sağlayan cihazlardan bahsediyoruz. Hoş aslında anlattığımız bileşenler sunucu bilgisayar dediğimiz şeyin bileşenlerinden farklı da değil. Haliyle çok çekirdekli işlemciler, hatırı sayılır bir bellek, sunucu üzerinde SSD ve standart hard diskler ve yüksek bant genişliğine sahip bir iletişim biriminden oluşuyor bu veri merkezi adanmış cihazları. Ancak farkı yazılım ile yaratıyor. Tüm bu kaynakları gerek sunucu, gerek ağ gerekse de depolama sanallaştırma teknolojileri ile kolay yönetebilir bir yazılım katmanı ile desteklediğinizde veri merkezi yönetimine büyük kolaylık sağlayan bir yaklaşımdan söz ediyor oluyorsunuz.

Biraz daha detaya girersek, sunucu sanallaştırma konusunu artık kanıksadık. O yüzden bahsettiğimiz adanmış cihazlar üzerinde dinamik olarak ölçeklenebilen sanal sunucuların varlığını çok normal karşılıyoruz. Ancak klasik sunucu sanallaştırma teknolojilerinde yüksek erişilebilirlik sağlamak adına, sanal sunucuların diskleri ve veri disklerini harici depolama sistemlerinde tutarsınız. Bu cihazlarda öyle değil. Her adanmış cihaz üzerinde hem SSD hem de hard diskleri ile geliyor. Akıllı bir veri yönetim katmanı ile tüm veriler mevcut adanmış cihazlar arasında birden fazla kopya tutulacak şekilde dağıtılıyor. Veri yönetim bileşeni ile sık kullanılan veriler SSD’lerde, daha az kullanılanlar ise hard disklerde tutuluyor. Söz konusu katmanlama teknolojisine ilave olarak, artık üreticisine göre tekilleştirme, sıkıştırma gibi ek teknolojileri de kattığınızda ortaya gerçekten dört dörtlük bir yapı çıktığını söyleyebilirsiniz. Elbette, her üreticinin kendince oluşturduğu farklı özellikler de var.

Sağlıklı çalışma esnasında her adanmış cihaz kendi yağıyla kavruluyor. Olası bir arıza durumunda sanal makineler diğer adanmış cihazlara göç ediyor. Veriler ise daha önceden RAID benzeri bir mantıkla diğer adanmış cihazlara dağıtılmış olduğundan kesintisiz çalışma için de ideal.

Özetle Lego mantığı ile, yeni adanmış cihaz düğümleri ekleye ekleye veri merkezinizi büyütebiliyorsunuz. Tüm iletişim IP tabanlı olduğu için adanmış cihazlarınızı aynı konumda da tutmaya gerek yok. Cihazları ana veri merkeziniz, yedek veri merkeziniz, taşra ofisleriniz, servis sağlayıcı da dahil olmak üzere dünyanın herhangi bir yerinde dağıtık olarak tutabilirsiniz.

Hele ki bütün bu işleri tek bir yönetim arayüzünden yapıyorsunuz; o da bam başka bir güzellik.

İşin bir de fiziksel güzelliği var. Sunuculardan çıkıp depolama ağı anahtarlarına giren kablolar, oradan disk sistemine bağlantılar filan türü bir görüntü de yok. Sadece adanmış cihazlar, ağ ve enerji kabloları ile iş çözülüyor.

Önceleri veri ambarı, veritabanı, uygulama sunucu katmanı gibi amaca yönelik adanmış cihazları gördük. Ancak bugün genel amaçlı iş yüklerinde kullanabileceğiniz ürünler de piyasaya sunuldu.

Mevcut veri merkezlerinde bulunan ürünlerin teknolojik ömürlerini doldurmaları süresince bu cihazların daha da yaygınlaşacağını düşünüyorum. Bence veri merkezine yatırım yapacaklar için muhakkak üzerinde durulması gereken bir alternatif bu adanmış cihaz mimarisi.

Bu yazı daha sonra düzenlenerek Telekom Dünyası'nın 145. sayısında yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder