12 Nisan 2015

WEB”de Bir Gezinti (Dört Köşe #32, Nisan 2015)

Tanıyanlar bilir; bilgisayarda program yazmaktan pek haz etmem. Aslında görsellik ile ilgili kısımlar beni sıkar; yoksa daha lise yıllarında Z80 işlemci için matris işlemleri yapan makine kodu yazmışlığım vardır da… O sonuçların ekrana “havalı” bir şekilde çıkartılması için atmam gereken taklalar beni yorar. Master tezimde geliştirdiğim programın fonksiyonel kısmını tekdönemde bitirmiş, iki dönem arayüz ile cebelleşmiştim. O zamanlarda görsel tasarım araçları olmadığından ekranları yok Pascal’mış, yetmedi C++’mış ile oturup siz oluşturuyordunuz.

Aynı yıllarda tanıştığım web sayfası kavramını sevmemin altında bu görselleştirme işini çok basite indirgemiş olması yatar. Özel bir HTML düzenleyicisi bile kullanmanıza gerek yoktur; “edit” ya da “vi” kullanarak gayet güzel içeriklere sahip sayfalar oluşturabiliyordunuz. Aynı sayfa GUI ortamındaysanız Netscape ile, metin tabanlı bir konsoldaysanız da “lynx” kullanarak gayetle keyifle okunuyordu.

Elbette ilk başlarda WEB ortamında sunulan içerik bu kadar zengin değildi. Ancak işin standart olması hayatı çok kolaylaştırıyordu. Artık herkesin “html”ce ortak bir paylaşım dili bulduğunu düşündüğümü hatırlıyorum.

Ancak web teknolojilerindeki gelişmeler o görüşümü haksız çıkardı. Önce Java diye bir şey girdi web hayatımıza. Çok atraksiyonlu sayfalar yapılıyordu da, o herkesin ortak paylaştığı sade dil gene programcıların hakim olduğu alana doğru kaymıştı artık.

Ardından Flash, Shockwave, ActiveX gibi etkileşim eklentileri geldi ve işin tüm esprisi kaçtı. Artık bir WEB sayfasını düzgün görmeniz için yapmanız gereken bir dizi ödev vardı. Tarayıcınız şu olacak, üstüne feşmekanca eklenti yüklenecek… Tasarımcı sizde olmayan bir tarayıcı için, hadi git bakalım bir de onu yükle bilgisayarına. Ayrıca bu bahsi geçenlerin de kendi sürüm dertleri var; o sayfa eklentinin şu sürümü ile doğru görünüyormuş da, öbür sayfa başka sürümünü istermiş. E, ikisi de aynı makinede çalışmıyor.

“Bu sayfa en iyi xxxx tarayıcısı ile görüntülenmektedir” ifadesinden oldum olası nefret etmişimdir o yüzden. Ne demek yani, ortak bir yazılım dili ile özgürce bilge paylaşımı vaat eden sistemin geldiği hale bak.

Bir de tarayıcı seçimi konusu var. İlk zamanlar Netscape’den başka bir şey bilmezken bir anda ortalık Internet Explorer egemenliğine geçti. İnanması zor ancak Internet Explorer’a dönüşün altında yatan temel etkenlerden bir tanesi daha hızlı olması idi. Ancak daha hızlısı Opera’ydı ki, aynı zamanda çoklu pencere kavramını ilk ortaya koyan tarayıcıdır.

Internet Explorer’ın yavaşlığına cevap olarak çıkan Firefox, Google’ın bu işte ben de varım dediği Chrome tarayıcıları modern tarayıcı savaşının ana oyuncuları oldular; üstelik çoklu işletim sistemi desteği ile. Çoklu sekme bu tarayıcılarla standart haline geldi. Yine de hala tam bir oturmuşluk söz konusu değil. Flash, Java vb. çoğu eklenti platform ve tarayıcı kombinasyonu seçiyor.

Tabi, bir de işin mobil tarayıcı bacağı var. Özellikle cep telefonları için sayfaların görünümünü farklı ayarlamak bir sorun. Mobillerde de bir sürü eklenti desteklenmiyor.

Bu noktada imdada HTML5 yetişiyor. Eklenti vb.ye gerek kalmadan tüm platformlar için modern içerik sağlayabilen tek bir dil olma iddiasında. Hala farklı tarayıcıların HTML5 algısı biraz farklı olsa da, şimdilik üzerinde mutabık kalınan yeni bir “tek” standart oluşmuş gibi.

Odağın oturması ile birlikte yeni nesil bir tarayıcı kuşağı geliyor. Midori, Vivaldi gibi projeler üzerine kurumsal ağırlık çöken Internet Explorer, Chrome gibi tarayıcılara alternatif olarak çıktılar. Bu gençlik havasından faydalanmak isteyen Microsoft da Internet Explorer’ı bitirip Project Spartan kod adlı tarayıcı ile karşımızda olacak önümüzdeki günlerde.

Anlayacağınız, webde gezinti yapmak için hala bir takım detayları değerlendirip tercihler yapmak durumundasınız. Adına “seçme özgürlüğü” deniyor ama flash içerikli siteleri rahat rahat gezmek için linux’u seçemiyorsunuz işte; resmi olarak desteklenmiyor. Şöyle bir arkanıza yaslanıp hiç dert etmeden webde gezemeyeceğinizi web tarihinde yaptığımız gezinti gösteriyor sanırım.

Bu yazı daha sonra düzenlenerek Telekom Dünyası'nın 152. sayısında yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder