06 Haziran 2014

Madende Bilgi Teknolojileri (Dört Köşe #22, Haziran 2014)

Üzerinden tan bir hafta geçti. Türkiye 21. yüzyılın bu güne kadarki en büyük maden kazasını 13 Mayıs 2014 günü Manisa’nın Soma ilçesinde yaşadı. Ölen, yaralanan çalışanlar ve yakınları için duyduğumuz üzüntüyü anlatmak mümkün değil. Allah ölenlere rahmet eylesin, kalanlara sabırlar versin.

Olayı duyduğum zaman aklıma takılanlardan bir tanesi de bilişim teknolojileri ve madenler arasında nasıl bir bağlantı olduğuydu. Kamu, bankacılık, telekomünikasyon gibi sektörlerde bilişimin ne şekilde kullanıldığını yıllardır yakından gözlemleme şansım oldu ama madencilik ile olan ilişkisini açıkçası hiç düşünmemiştim.

Elbette ki yaşadığımız acı tecrübe öncelikle çalışan güvenliği ile ilgili bilişimin neler yapabileceğini düşündürüyor. Bu konuda yazılmış oldukça çok makale olduğunu görmek beni hem şaşırttı, hem de mutlu etti bir anlamda.

Öncelikle, RFID teknolojileri ile madenlerde bulunan kişi ve seyyar cihazların yerlerini tespit edecek modeller oluşturulmuş durumda. Normal çalışma esnasında sistem herkesin olması gerektiği yerde olduğunun garantisini, yetkisiz yerlere giriş yapılıp yapılmadığının izlenmesini de sağlıyor. Kaza, çöküntü gibi durumlarda ise madende bulunan kişilere en hızlı nasıl ulaşılacağı konusunda bilgi edinmekte kullanılıyor. Söz konusu teknoloji -40°C ile +85°C arasında çalışma koşullarına sahip. Kapalı madenlerde tek verimli teknoloji RFID iken, açık madenlerde GPS teknolojisinden de yararlanmak mümkün.

Tabi, bu RFID cihazlarının okunabileceği bir de kablosuz ağ teknolojisi lazım. Bununla ilgili de akademik çalışmalar var. Teknolojik detaylarla çok girmek istemiyorum ama madenlerin giriş tipi, havalandırma yapıları vb. parametreler göz önüne alınarak tasarlanmış yeraltı kablosuz ağ şablonları oluşturulmuş.

E, hazır o kadar ağ teknolojisi ile donanmışken ortam sıcaklığı, gaz seviyeleri gibi değerler de gerçek zamanlı olarak gözlemlenerek komuta ve kontrol merkezlerine iletiliyor. Eskiden zehirli gaz sızıntısı olduğunu tespit etmekte kullanılan kanarya tekniğinin yerini de bilişim cihazları alma yolunda.

Olası tüm teknolojilere rağmen, madencilik denince insan faktörü bir madenin sağlıklı işlemesi için en öne çıkan bileşen oluyor muhakkak. Maden çalışanından vazgeçmek mümkün olmasa da, çalışanların kendi iyilik ve sağlıkları adına denetlenmesi de bilişim teknolojileri ile yapabileceklerimiz arasında. Çalışanların aldıkları eğitimler, çalışma saatleri, çalışma koşulları gibi parametrelerin bir iş zekası sistemi ile takip edilmesi konusu literatürde Madencilik Bilgi Sistemi (Mining Information System) olarak yerini almış çoktan.

Tabi ki bilişim teknolojilerinin madencilik sektörüne tek katkısı güvenlik tarafında değil. Madenin verimliliğinin arttırılması tedarik zinciri, müşteri ilişkileri, kurumsal kaynak planlanması gibi bileşenlerle de desteklenerek Madencilik Bilgi Sistemi kavramına daha da geniş bir uygulama alanı sağlıyor.

Son bir haftada edindiğim bu bilgiler bana iki farklı mesaj verdi. Bunlardan birinci ve en önemli olanı disiplinler ve kurumlar arası çalışmanın önemi. Merak ediyorum, üniversitelerimizin kaçının maden ve bilgisayar bölümleri kafa kafaya verip birlikte ne proje üretebiliriz diye düşünüyor acaba? Ve bunların kaçı endüstride faaliyet gösteren firmalar ile birlikte çalışabiliyor? Bu tür çalışmalar kaç kişinin hayatını kurtarabilir, kaç kişinin hayatını daha güzel hale getirebilir, kim bilir?

İkinci mesaj ise kendime. İnsanın arada bir kafasını alışageldiği düzenin dışına da çıkartıp da bakması gerekiyormuş. Bunca yıllık bilişimciyiz, daha öğreneceğimiz ne çok şey varmış. Keşke bunları öğrenme sebebim Soma kazası gibi üzücü bir olay olmasaymış.


Bu yazı daha sonra düzenlenerek Telekom Dünyası'nın 142. sayısında yayınlanmıştır.

2 yorum:

  1. Madencilik eğitimi almış ve BT sektorunde calisan biri olarak bu guzel yazi icin teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  2. Ben de teşekkür ederim nazik yorumunuz için.

    YanıtlaSil