04 Mart 2013

Çalışmak, Çalışmak ve Çalışmak (Ben İneğim)

Saat şu an itibarı ile 22:55. Yeni bitirdim bir taslak şartname çalışmasını. Oğlan bende kalıyor ama, bugün erken uyudu; ben de fırsat bildim. Telekom Dünyası'nda geçen ay çıkan yazıyı post ettim bir saat önce, sonra şu yeni biten şartname. Önümde beni bekleyen şirket blogundaki yazı var daha; ha oraya da uğrayın, blog.trendmicro.com.tr adresinde de yayındayız.

Ne çok iş var yapacak; kafamdakilerin onda birini bir yere yazsam bir cilt Larousse eder; 10 ciltte seriyi tamamlarız. Bu hafta yapacağım her iş şimdiden planlı, daha arada sürprizler de çıkar.

Yanlış anlaşılmasın, şikayet değil bunlar. Sadece ruh halimi anlatış. 22 yıldır çalışıyorum; hiçbir zaman hayatım şimdikinden farklı olmadı.

Hayatımın ilk yıllarında şikayetçiydim bundan. Sonra fark ettim ki, rahatsızlık bende.

Hacettepe'de asistanlık yaparken kimse  demedi bana otur bütün deneyleri ChiWriter ile yaz diye. Hadi yazdın, ikinci sene hepsini Word 2.0'a çevir diye dürten kimdi? Dot-matrix yazıcının şeridini çıkartıp da mumlu kağıdı delerek aldığın çıktıları teksir makinesinde kullanmak için kaç gününü harcadın?

Benle aynı işi yapmasına rağmen 10:00'da işe gelip 16:30 gibi giden kişilerle de çalıştım. Ben 08:00 - 20:00 mesai yapıyordum; soran olursa o da işini yapıyordu, ben de.

Uzatmak mümkün. Ama sonuç şu; beni çalıştıran yok. Ben çalışıyorum. Çalışmazsam, aklımdakileri yapmazsam ben rahatsız oluyorum.

Siz de kendinize sorun; çok çalışmanızın ne kadarı sizden, ne kadarı dışarıdan diye. Sonra da kendinizle barışın. Siz böylesiniz.

1999'da yayınlanan bir Sütaş Ayran reklamı bana bu konuda ışık tuttu. Pek çok insan evinde dizi vb. seyrederken ben niye çalışıyorum diye düşünürken... Teşbihte hata olmaz, buyrun:


  • İnsanlar bu sıcakta ne yapıyor?
  • Ayran içiyor.
  • Biz niye içmiyoruz?
  • E, biz ineğiz. 
Kendi adıma... Ayran içmiyorsam sebebi benim. Ben ineğim!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder